Karabük Üniversitesi öğrencisi, Gabon Cumhuriyeti asıllı arkadaşlarının kendisine ‘Dina’ diye hitap ettiği Gabonlu Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga, 26 Mart’ta Karabük’teki Filyos Çayı’nda meyyit bulundu. Dina’nın vefatıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında daha evvel 3 kez gözaltına alınan D.A. tutuklandı. Türkiye’de yakından takip edilen Dina’nın vefatıyla ilgili ayrıntıların ortaya çıkması beklenirken belgeyi Gabon Büyükelçiliği ve Dina’nın ailesi ismine yürütün Kerim Bahadır Şeker, birkaç gün evvel belgeden çekildiğini açıkladı.
Şeker, hususla ilgili yaptığı açıklamada Gabon Büyükelçiliği ve Dina’nın ailesine yönelik birtakım yansılarını lisana getirdi. Şeker’e nazaran, evrak ‘sulandırılmaya’ çalışıldı. Ayrıyeten aile ve büyükelçilik olayı ırkçılık ekseninde değerlendiriyordu. Şeker, Dina’nın mevtinde ırkçı saikleri olmadığını savunuyor ve bayan cinayeti olarak değerlendirilmesini istiyor.
Şeker ile belgeden çekilme sebeplerinin ayrıntılarını ve Dina’nın vefatının neden ‘ırkçı’ olmadığını savunduğunu konuştuk.
Kerim Bahadır Şeker ‘UZMAN ‘YÜZDE 80 BAŞINA VURULMUŞ’ DEDİ’
Davanın ‘sulandırılmasından’ kastınız nedir?
Dina’nın öldürüldüğü 26 Mart’tan sonra yani 27 Mart’ta Karabük’te bulunduk. Bulunduğumuz müddet içinde, olayın en başından en sonuna kadar lokal halkın telaffuzlarını, arkadaşlarının ne söylediğini, polisin, savcıların, yargıçların ne düşündüğünü şahsen biliyoruz. Lakin şu an öne sürülen şey, çok daha ağır ve saçma şeyler.
Nedir bunlar?
Kız, siyahi olduğu için araca zorla bindirilmiş. Araca bindirildikten sonra korktuğu için Fransızca dua okumuş, adam da Müslüman olduğu için kızın başına vurmuş.
Bunları söyleyenler kim?
Aile tarafından daima bu türlü telaffuzlar var.
Ailenin bahsettiği telaffuzlar, tabir tutanaklarında mı var?
Hayır, bunlar safsata. Ben anlatıyorum aileye, diyorum ki, “Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz, Koç Üniversitesi olarak yanımızda olduklarını telefonda iletti. Mütalaayı aldığımız hocamız, suda boğulma üzerine tezini yazmış biri. Bu hoca, ikinci bir otopsiye gerek olmadığını söyledi. Kendisine evraktan çekildiğimi söyleyince, o da ‘Biz şu doğrultuda bir mütalaa verecektik; yüzde 80 ihtimalle başa vurulma var. Vurulduktan sonra suya düşürülüyor ya da düşürülmeden evvel bayıltılıyor. Yüzde 20 ihtimal de suya atılma biçiminde suda boğulma olayı’ var biçiminde bilgi verdi.”
‘İLK CELSEDE KUŞKULU SALIVERİLECEK’
Dosya kapsamında aile ile bağlantınız nasıldı? En başından mı berbattı, sonradan mı bağlantınız bu noktaya geldi?
Başından beri ailenin bana itimadı tamdı. Hatta bana attıkları iletileri var, ‘Hz. İsa sizi korusun’ halinde. Buraya gelince olayın vahametini ve ilgiyi gördüler, bir sürü baş karışıklığı oldu. Biz birebir formda etap etap devam etseydik, yeniden tıpkı sonuca ulaşmak için elimizde geleni yapacaktık. Maalesef, birinci celsede Dina’yı öldürdüğü öne sürülen adam salıverilecek. Zira bir kişinin, gözaltından sonra birinci mahkemesine kadar tutuklu kalması için yüzde 30-40 kuşku kafidir. Mahkeme tarafından bir kişinin tutukluğunun sürdürülmesi için ise için yüzde 70-80 kuşku olması gerekir. Biz şu an yüzde 30-40’lık kuşkuyu aşmaya çalışıyoruz. Lakin aile, buraya intikam içgüdüsüyle gelmiş.
Açıklamanızda palavra haber ve bilgilerin T.C. aleyhine taarruz hedefiyle kullanıldığını belirttiniz. Bu ataklar neler?
Benden, Türkiye’nin önde gelen bir üniversitesine gidip isimli tıp mütalaası almam istendi. Gabon Büyükelçisi, gerekirse masrafı cebinden ödeyeceğini söyledi. Ben de onların kelamına binaen üniversite ile görüştüm. Saatlerce görüntüleri izledik, tutanakları okuduk ve bunun sonucunda 150 bin TL’ye mütalaa hazırlanacağı söylendi. İndirim talep edildi ve 120 bin TL’ye anlaşıldı. Medyaya da yansıyan 6 bin dolar bu ölçüdür. Lakin 6 bin doları duyunca (aile ve büyükelçilik) vazgeçtiler.
Daha sonra Gabon Büyükelçisi beni aradı ve tehdit etti. Aile de benzeri şekilde… Beni ülkelerine saldırmakla itham ettiler. Ben de kendilerine saldırmadığımı hatta aylar boyunca yargıçların, savcıların, polisin, jandarmanın işini yapmadığını kamuoyu önünde söylediğimi anlattım. Kelam konusu şahıslar, baskı sonucunda işlerini yerine getirdi. Ben bunları söylerken T.C. vatandaşı olarak Türkiye’yi mi kötülemiştim? Hayır.
‘IRKÇILIK OLSAYDI EVVEL BEN SÖYLERDİM’
Verdiğiniz hizmetin karşılığını Gabon devletinden mi alıyorsunuz?
Verdiğim hizmetin karşılığını da alamadım. Benim muhatabım hem Gabon devleti hem de aile… Şu ana kadar yaptığımız masraflar dahil hiçbir maddi şey elime geçmedi. Tüm masrafları cebimden karşıladım fakat meşakkat değil. Manevi olarak 17 yaşındaki bir çocuğun vefatının aydınlatılması ve adaletin tecelli etmesi için uğraştım.
Dina’nın mevtinde ırkçılıktan çok bayan cinayeti kavramını ön plana çıkarıyorsunuz. Fakat Dina’nın vefatıyla ilgili Karabük’te siyahi öğrencilere yönelik bir fuhuş çetesi olduğu argümanları ortaya atıldı. Vefatından evvel cep telefonu göndermek istemesi konusu var ve bu noktada annesine attığı iletiler var. Tüm bunlar birlikte ele alındığında Dina’nın siyahi olmasından kaynaklı yani daha savunmasız ve garantisiz bir kümeye mensup olduğu için kimi davranışlara maruz kalması kelam konusu değil mi? Burada, bayan cinayetinin yanı sıra ırkçılıktan bahsedilemez mi?
Açık yüreklilikle söyleyeyim; bu evrakta en ufak bir ırkçılık olsaydı evvel ben söylerdim. Açıklamamda da belirttim; otomobile beyaz bir bayan da binseydi, tıpkı sonuçla karşılaşacaktı zira otomobildeki kişi sapık.
Ancak siz sonucu itibariyle söylüyorsunuz. Dina’nın o kişi ile müsabakası ve birileri tarafından amaç haline gelmesinden, yani sonuca giden yoldan bahsediyorum.
Her kentte üniversiteler etrafında hukuka karşıt işler yapan çeteler oluyor. Beyaz ya da siyahi olması fark etmiyor. 100 bin nüfuslu Karabük’e 12 bin öğrenci yerleştirirseniz, bunun yaklaşık 8 bini Afrikalı olursa, onlara kalacak yer, yurt ayarlamazsanız, orada beşerler fakat birkaç ay dayanırlar; Dina’nın da 4. ayı idi, benzeri bir sorunla karşılaşırlar.
Türkiye’nin ırkçılıkla ilgili çok da pak bir karnesi yok. Hasebiyle evrakta ırkçı saiklerle hareket edilmiş olabileceğine dair hiçbir kuşku yok mu?
Eğer bir çete varsa, o çete içinde beyazlar da var. ‘Özellikle siyahi bayanlara odaklanalım’ üzere bir durum olsa, dediğinizde haklısınız. Burada bir fuhuş çetesi olduğu yanlışsız ancak burada beyaz bayanlar, siyahi bayanlar, Afgan, Özbek asıllı bayanlar da var. Münasebetiyle yalnızca siyahi bayanları gaye alan bir şey yok.
‘AİLE VE BÜYÜKELÇİLİK HAKKINDA DAVA AÇACAĞIM’
Yabancı asıllı diğer bayanlar da olduğundan bahsediyorsunuz. Dina’nın ‘siyahi’ olmasından bahsedilen aslında yabancı oldukları için daha teminatsız kümelere dikkat çekmek…
Orada üniversite öğrencilerinin birlikte meskende kaldıkları bir muhit var; Yüzüncü Yıl olarak isimlendiriliyor. Üniversiteye de yakın bir bölge. Gerek mahallî halk gerekse de polis kaynakları fuhuş durumundan rahatsız olduğunu söylüyor. Hatta anladığım kadarıyla fuhuş çetesi olduğu tarafında emniyetin elinde güçlü kanıtlar mevcut.
Zaten Karabük çok küçük bir yer. İstanbul’da attığınız taş duyulmaz fakat orada attığınız adım duyuluyor. Burada bayan cinayeti saikiyle bir hareket kelam konusu. Benim, bağlamından koparılmasını istemediğim nokta da bu.
Şu an soruşturma sahipsiz mi kaldı?
Hukuki olarak ne yapacaklar bilmiyorum. Hakkımda kamuoyunu aldatıcı beyanlarda bulunan gerek aile gerekse de Gabon Büyükelçiliği hakkında dava açacağım. Münasebet de ‘kamuoyunu yanıltmak’, ‘avukat müvekkil bağını zedelemek’ ve gibisi sebepler olacak.